Türkiye’nin Toplumsal Yapısı Ders Notları ve Özetleri
Açıköğretim Fakultesi Türkiye’nin toplumsal yapısı ders notları özetleri bu yazıda. Türkiye’nin özgün makale yazarlarının buluştuğu yücebilgi.net‘te yer alan Türkie’nin toplumsal yapısı ders notları ile açık öğretim sınavlarında daha yüksek not alabilmek senin elinde. İnce elenip sık dokunarak sınav müfredatına uygun şekilde hazırlanan özetler sayesinde yüksek puan alabilmek artık daha kolay. Ders notları ve özetler son üniteden başlayarak ilk ünitelere doğru gidecektir.
Türkiye’nin Toplumsal Yapısı Ünite 8
Çalışma kavramını dar ve geniş anlamda olmak üzere iki farklı şekilde tanımlamak mümkündür. Dar anlamı ile çalışma kavramı bir bireyin belli bir ücret karşılığı emeğini satmasıdır. Geniş anlamı ile çalışma kavramı ise toplumsal yaşamın sürdürülmesine yönelik olarak bireylerin ücretli ve/ya ücretsiz olarak yaptıkları uğraşların tümünü kapsar.
*Kayıtlı çalışma, işverenler ile çalışanlar arasında iş gücü istihdamının belli bir sözleşmeye dayalı olarak yapılmasıdır.
Kayıtlı çalışmada istihdam eden işveren ile istihdam edilen iş gücü arasında iş yasası hükümlerine uygun olarak yapılan resmî bir sözleşme söz konusudur. Bu resmi sözleşme ile her iki taraf iş yasası hükümlerine göre belli yükümlülükleri karşılıklı olarak yerine getirmeyi taahhüt eder. Kayıtlı çalışma iş sözleşmesinin başladığı andan iş feshinin sona erdiği ana kadar sürer. TÜİK verilerine göre 2016 yılı itibarıyla Türkiye’nin nüfusu 79 814 000 kişidir. Toplam nüfus içerisinde çalışmaya hazır durumdaki iş gücü nüfusu 30 milyon 781 bin kişiye ulaşmıştır. Türkiye’de toplam istihdam oranı % 45,8’dir. 2016 yılı itibarıyla toplamda istihdam edilenlerin sayısı ise 27 milyon 67 bin kişidir. Türkiye’de istihdam edilen iş gücünün sektörlere göre dağılımına bakıldığında hizmet sektörünün tarım ve sanayi sektörüne göre daha fazla bir paya sahip olduğu görülür. 2016 yılı TÜİK verilerine göre Türkiye’de istihdam edilenlerin % 20,2’si tarım, % 19,3’ü sanayi, % 7,5’i inşaat, % 53,1’i ise hizmetler sektöründe yer almaktadır.
TÜİK’in 2016 yılı verilerine göre Türkiye’de istihdam edilenlerin:
- % 68’i ücretli, maaşlı ve yevmiyelidir.
- % 21,3’ü kendi hesabına ve işverendir.
- % 10,7’si ücretsiz aile işçisidir.
Kadın ve İstihdam

TÜİK 2015 yılı verilerine göre 15 yaş üstü her 100 erkekten % 65’i iş gücüne katılırken, bu oran kadınlarda yalnızca % 27,5 civarındadır. Bu verilerden de anlaşılacağı üzere Türkiye’de kadınlar erkeklere göre çalışma hayatında daha az yer almaktadır. Eğitim durumuna göre iş gücüne katılım oranı incelendiğinde, kadınların eğitim seviyesi yükseldikçe iş gücüne daha fazla katıldıkları görüldü. Gittikçe zorlaşan ekonomik koşullar doğrultusunda kadının iş gücüne katılma ihtiyacı artış göstermiştir. Ekonomik sebeplerden dolayı tek başına erkek bireylerin geçim ihtiyacını karşılayamadığı durumlarda kadınlarda iş gücüne katılım göstermeye başlamıştır.
İşsizlik

Türkiye’de 1950 ve sonrası yıllarda kırdan kente doğru büyük göçler yaşanmıştır. Buna en belirgin kanıt olarak tarımsal iş gücü istihdamının kentsel iş gücü istihdamına göre sürekli olarak düşüş göstermesi gösterilebilir.
*İşsizlik bir toplumda iş gücü niteliği açısından çalışmaya hazır ve istekli olan bireylerin iş sahibi olamama veya ücretli bir işte istihdam edilememe durumudur. TÜİK’in resmi verilerine göre 2016 yılında işsizlik oranı % 12,1’dir.
Resmi kayıtlara göre bir dönem içinde istihdam halinde olmayan, son altı ay içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve 15 gün içinde iş başı yapabilecek durumda olan 15 yaş ve daha yukarı yaştaki tüm kişiler işsiz olarak tanımlanmaktadır (www.tuik.gov.tr).
İşsizliğin bazıları geçici, bazıları sürekli olan çeşitli türleri vardır. Bunlar:
- Açık işsizlik (gayri iradi işsizlik): Çalışmaya hazır ve istekli iş gücü olduğu hâlde, açık işlerin olmamasından kaynaklanan işsizliktir. Bu tür işsizliğe istem dışı yani gayri iradi işsizlik de denilmektedir.
- İradi işsizlik: Piyasada talep edilen işlerin mesleki becerilerine sahip olduğu halde mevcut işlerin çalışma koşullarını beğenmeyen ve/veya ücret seviyesinin düşüklüğünden dolayı bu işlerde çalışmayı tercih etmen kişilerin oluşturduğu bir işsizlik türüdür. Diğer bir ifadeyle bu tür işsizlik, kişinin kendi iradesiyle işsiz kalmayı tercih ettiği bir işsizlik türüdür.
- Mevsimsel işsizlik: Üretimin belirli mevsimlerde arttığı turizm, inşaat ve tarım gibi sektörlerde, üretimin azaldığı mevsimlerde yaşanan işsizlik türüdür.
- Konjonktürel işsizlik: Piyasada talep azalması nedeniyle üretimin dönemsel olarak daralması durumunda ortaya çıkan, özellikle ekonomik gerileme dönemlerinde artan bir işsizlik türüdür.
- Yapısal işsizlik: Açık işler olduğu hâlde iş gücünün vasıflarının ya da özelliklerinin bu işlere uygun olmaması nedeniyle ortaya çıkan işsizlik tipidir.
- Friksiyonel (arızî / geçici) işsizlik: İnsanların daha iyi işler bulmak amacıyla işlerinden ayrılmalarıyla oluşan ve kısa süren bir işsizlik türüdür ve bütün sağlıklı ekonomilerde görülür.
- Gizli işsizlik: Bir işte bir kişinin çalışması yeterli olacağı hâlde daha fazla kişinin çalışmasıyla ortaya çıkan işsizlik türüdür.
- Teknolojik İşsizlik: Bilim ve teknolojideki ilerlemeler sonucunda iş gücüne duyulan ihtiyacın azalmasıyla ortaya çıkan işsizlik türüdür.
Türkiye’de işsizlik genel olarak yapısal işsizlik niteliğindedir. Bu durumun en önemli nedenleri arasında iş gücünün eğitim düzeyinin düşüklüğü ve özellikle sanayi sektöründe mesleki eğitim almış nitelikli iş gücüne ihtiyaç duyulmasıdır.
Enformelleşme (Formel ve Enformel)
Enformelleşme, kayıt dışılık anlamına gelir. Bir başka deyişle çalışan bireylerin kayıt dışı olarak çalıştırılmasıdır. Formel istihdam, kamu kurumları ve bazı özel sektör kuruluşlarının iş gücünü yasal mevzuata uygun bir şekilde çalıştırmaları anlamına gelmektedir. Özellikle kamu kuruluşlarında yaygın olan formel sektör istihdamının tipik özelliklerini devlet memurluğunda görmek mümkündür.
Esneklik
Çalışma yaşamında esneklik, işverenler tarafından iş gücünün istenilen sayıda ve koşullarda istihdam edilmesi demektir. Bir başka ifadeyle, esneklik firmaların içinde bulunduğu piyasa koşullarının olumsuz olduğu durumlarda çalışanların sayısını azaltabilme, olumlu olduğunda ise artırabilme potansiyelidir. Bir işvereninin kısa süreli ve sözleşmeli çalışanlarının sayısında piyasa koşullarına göre artışa veya azalışa gidebilmesine sayısal esneklik de denilmektedir.
4857 sayılı İş Yasası 2003 yılında yürürlüğe girmiştir. 4857 sayılı İş Yasasına göre normal çalışma süresi haftada 45 saattir.
Çalışma yaşamında düşük ücretli, güvencesiz, yarı-zamanlı, kısa dönem sözleşmeli ve sendikasız olarak istihdam edilenlere yönelik “prekarya” kavramı kullanılmaktadır.
Not: Taşeron yani alt işveren bir iş yerinde sözleşmeyle tanımlanmış olan belli bir iş ve hizmeti işveren adına yapan kişidir. Diğer bir ifadeyle bir iş yerinin ürettiği mal ve hizmetlerin bir kısmının, sözleşme ile alt işverenlere verilmesi ve alt işverenler tarafından üretilmesini sağlayan kişiye taşeron, bu iş yerinde çalışan kişiye ise taşeron işçi denir. Kadınların çalışma yaşamında yukarıya yükselmelerini fiili olarak zorlaştıran ancak görünmez olan engele cam tavan denir.
Türkiye’nin Toplumsal Yapısı Ünite 7
devamı geliyor…